Varlıkta İbadet Şuuru
- Editör
- 8 May
- 3 dakikada okunur
Bismillahirrahmanirrahim
Allah Teâlâ, Kuran'da cin ve insanları kendisine ibadet için yarattığını bildirmiştir.
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”[1]
Bu ayetteki kulluk etmek (ibadet) kelimesine Allah'ı bilmek yani Marifetullah (kazanmak) manası da verilmiştir. Ayette "ancak" denilmesi de ilginçtir. Esas yaratılış maksadının "ibadete" tahsis edilmiş olması, cin ve insanların hayatları boyunca yapacakları işlerin esasının bu perspektifte olması gerektiğini belirtir.
İbadet, kul olma bilincinin bir gereğidir. Maksat ibadet olmakla birlikte bu maksadın gereğinin (şuurlu olarak) ifa edilmesi, kulluk bilincinde olmakla mümkündür. Kulluk şuurunda olmayan bilinçli varlıklar da (Kafirler, zalimler vb) aslında farkında olmadan bu maksadı ve hükmü yerine getirmektedirler. Tarihte Yahudilere soykırım uygulayan Babil kralı Buhtunnasr buna örnektir.
فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ اُو۫لٰيهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَنَٓا اُو۬ل۪ي بَأْسٍ شَد۪يدٍ
فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِۜ وَكَانَ وَعْدًا مَفْعُولًا
“O iki taşkınlıktan birincisinin mukadder zamanı gelince size, azap etmede çetin, kuvvetli kullarımızı gönderdik de yurdunuzun ta içine girip sizi araştırdılar ve bu, yerine getirilen bir vaatti”[2]
Kul olma şuuru, insanın kendi varlığının gerçeğini kavramasıdır. Öncelikle, daha önce mevcut değilken yoktan yaratılmış ve kendisine var olma nimeti bahşedilmiştir. Daha sonra da sayılamayacak kadar nimet verilmiştir. Hem de kendisi hiçbir karşılık ödemeden...
Yaratılma ve dünyaya gönderime, kendisine sorulmadan Yaratıcı tarafından gerçekleştirilmiştir. Kendisine verilen seçme hakkı ve irade sınırlıdır. Hayatta her şeye muhtaç durumdadır. İhtiyaçları sonsuzdur. O halde bütün bu ihtiyaçlarını temin edebilecek sonsuz kudret sahibi bir varlığa muhtaçtır. Kainatın gerçekliği bu şekildedir.
Kişi ancak sonsuz güç karşısında bu acizliğini idrak etmek ve ibadet şuuru ile yerine getirmekle gerçekliğini ifade edebilir. Kendi varlığının mahiyetini anlayan, sonsuz ve mutlak varlığa marifet kesb eder. Yaratılışındaki Halifelik durumu ancak ibadetle açığa çıkar. Bu durumda sırlı bir şekilde diğer varlıklara kul olmaktan kurtulur ve onlara karşı güç elde eder. Kul olunmaya gerçekten layık olan zat karşısında kulluk yapmak insanı aziz kılar. Allah'a kul olana her şey hizmet eder. Acizliğinin içinde kudret bulur. Buz parçası iken kendini Hak karşısında eriten su gibi olur. Damla iken deryaya kavuşur, derya olur. Hiç iken her şey olma yoluna girer. Gerçek kulluktan kaçınan ise diğer fani varlıklara kulluk etmek zorunda kalarak zillete düşer.
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar…M.A.Ersoy
İbadet, sadece farzlarla sınırlı değildir. Allah’ı hatırlayarak, O’na itaat etmek, O’nun emirlerini yerine getirmek, O’nun için olmak (ihlas) ve Onun rızasını kazanmak niyetiyle yapılan her iş ibadet hüviyeti kazanır.
… وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُوا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَ حُنَفَٓاءَ
“Halbuki onlar ancak şununla emr olunmuşlardı: hak perest müvahhid (hanîfler) olarak dîni Allah için halis kılarak yalnız Allaha ıbadet etsinler…”[3]
Başka ayetlerde, diğer varlıkların da ibadeti hatırlatan secde durumlarına işaret edilmiştir.
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ
“(Uzaydaki) yıldızlar da (hatta yeryüzünde bulunan bütün) ağaçlar da (yaratılışları gereği Allah’ın kendileri için koyduğu kanun ve sistem içerisinde varlıklarını sürdürmek suretiyle ona) boyun eğerler.”[4]
Bu ayetle, ibadetin bir başka boyutu olan Allahın emirlerine boyun eğmek ve vazifelerini yerine getirmek işaret edilmiştir.
Kainatta her varlık bu manada Allahın kuludur. Her varlık, her an Allahı zikretmekte ve Onun emirlerini yerine getirmektedirler. Her varlık farkında olsa da olmasa da zikir emrini de yerine getirmektedir. Kainat, bu zikirler vesilesi ile İlahî koruma ve ayakta tutulma durumundadır.
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّ
…وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
“Yedi gök, yer ve bunların içindekiler, (hepsi ve her şey) O’nu tesbih edip durmaktadır. O’nu övgüyle tesbih etmeyen ve hamdini yerine getirmeyen hiçbir şey yoktur…”[5]
Allah Teâlâ tüm insanlığa kendisine hakiki kul olmayı nasip eylesin.
Selâmetle...
[1] Zariyat.56 Elmalılı Hamdi Yazır Meali
[2] İsra.5 Abdulbaki Gölpınarlı Meali
[3] Beyyine.5 Elmalılı Meali (Orijinal)
[4] Rahman.6 İhsan Aktaş Meali
[5] İsra.44 Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Comentarios