top of page

Peygamberlerin Gönderiliş Gayesi-Tevhid

  • Editör
  • 8 Mar
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 10 Mar

Bismillahirrahmanirrahim

Allah Teâlâ, cinleri ve insanları kendisine kulluk yapmaları için yaratmıştır.

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım..Zariyat.56

Kulluktan maksad, Yaratılanların Allah'ı cc hakkıyla bilmeleri ve marifetlerini artırarak yakîne ermeleridir. Kainatın yaratılışı da bu yüce gayeye zemin hazırlamak içindir.

Bu esas gayeye giden yolculukta hedeften sapmadan yol alabilmek için "Tevhid" prensibi çok önemlidir. Tevhid olmadan veya Tevhidden sapılarak yapılan her şey boşa gider. Bu sebeple, Tevhid akidesi çok iyi öğrenilmeli ve hayata tam anlamıyla tatbik edilmelidir.

Tevhid, Kainattaki tek yaratıcının, tek mutlak varlığın, tek mutlak hüküm sahibinin, tek mutlak tasarruf sahibinin, tek mutlak güç sahibinin, Allah Teâlâ olduğuna hakkıyla inanmak ve bunun gereklerini yerine getirmek, hayatını buna göre tanzim etmek ve yaşamak demektir. Bu prensip İslam'ın ana davasıdır. Şuur ve idealidir. Dinle ilgili her şey bu esas strateji üzerine kuruludur. Rehber ve Mürşidlerin etrafında toplanmak da esasında bu gayeye erişmede vasıta edinmek içindir.

اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ...

Allah ki, O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, ebedî diridir. Varlığı kendinden olup bütün kâinatı yönetendir. O’nu ne bir uyuklama ne de bir uyku yakalayabilir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur....Bakara.255

Bu doğrultuda, Kur'an ayetlerinde peygamberlerin gönderiliş gayesinin Tevhid olduğu açıkça vurgulanır.

وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا نُوح۪ٓي اِلَيْهِ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدُونِ

Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona, “Benden başka ilâh yoktur, şu halde bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım..Enbiya.25

وَسْـَٔلْ مَنْ اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رُسُلِنَاۗ اَجَعَلْنَا مِنْ دُونِ الرَّحْمٰنِ اٰلِهَةً يُعْبَدُونَ۟

Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor bakalım, “Rahmândan başka tapılacak ilâhlar belirlemiş miyiz?”Zuhruf.45

وَلَقَدْ بَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ اُمَّةٍ رَسُولًا اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَۚ...

Andolsun ki biz her ümmete, “Allah’a kulluk edin, sahte tanrılardan uzak durun” diyen bir elçi gönderdik....Nahl.36

Tevhidin aksi ise Şirktir. Hakiki Tevhid ancak her türlü şirkten uzak olmakla mümkündür. Bu sebeple, Kelime-i Tevhid "Lâ..." diye başlar ve "Lâ İlâhe İllallah..." şeklinde yani Allah'ı (cc) gerçekten İlah olarak kabul etmenin (Tevhid) ön şartının başka (sahte, sanal) İlahları reddetmek olduğunu vurgulayarak devam eder. Bu anlamda, Resulullah'a (sav) Tevhidi yayması ve şirkten men etmesi emredilmişti

يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِذَا جَٓاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلٰٓى اَنْ لَا يُشْرِكْنَ بِاللّٰهِ شَيْـًٔا

وَلَا يَسْرِقْنَ وَلَا يَزْن۪ينَ وَلَا يَقْتُلْنَ اَوْلَادَهُنَّ وَلَا يَأْت۪ينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَر۪ينَهُ بَيْنَ اَيْد۪يهِنَّ وَاَرْجُلِهِنَّ

   وَلَا يَعْص۪ينَكَ ف۪ي مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ لَهُنَّ اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

Ey Peygamber! Mümin kadınlar Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacakları, hırsızlık yapmayacakları, zina etmeyecekleri, çocuklarını öldürmeyecekleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira düzüp getirmeyecekleri, dine ve akla uygun hiçbir konuda sana karşı gelmeyecekleri hususunda sana biat etmeye geldiklerinde onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlama dile. Kuşkusuz Allah bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.Mümtehine.12

Bu emrin gereği olarak Resulullah (sav), kendisine biat için gelenlere Allah'ı (cc) ve Resulullah olarak kendisini kabulden hemen sonra "Allah'a şirk koşmamayı" telkin ediyordu ve bu şartla biat veriyordu. Biat almak için gelen bir topluluğa şöyle demişti:

"Allâh’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zinâ etmemek, evlâdınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla (kimseye) bühtân etmemek, mârûf olan hususlarda isyân etmemek üzere bana bey’at ediniz..."Buhari.İman.11

Durum böyle olunca, Resulullah'ın (sav) yolunu takip eden tüm İslamî hareket ve hizmetlerin temeli "Tevhid davası" olmalıdır. Her türlü öğreti, her türlü faaliyet ve uygulamalarını Kur'an ve Sünnet temelli olarak, Tevhid prensibine titizlikle riayet ederek ve şirke kapı açabilecek, yanlış anlaşılabilecek her türlü söylemden kaçınarak icra etmelidirler. Aksi taktirde (Allah Muhafaza) ana gayeden ve istikametten sapmalar meydana gelecektir.  

İrşad(doğruya eriştirmek) ile ifsad(fesada sürüklemek) arasında ince bir çizgi vardır. Kur'ana uyulmadan, ayetleri ve sünneti önemsemeden, safsatalarla, ayetlere aykırı öğretilerle, şirk içeren menkıbelerle yapılmaya çalışılan irşad başlıklı faaliyetler (Allah muhafaza) toplulukları dalalete sürükleyebilir.

Ana istikamet, önder ve rehberleri aşırı derecede ön plana çıkarmak ve Allah'a ait azîm sıfatları onlara vermek değil, onların izinde, onlara hürmeti ve sevgiyi muhafaza ederek, onlara Allah tarafından verilen olgunluk, sınırlı yetki ve manevî ilmin rehberliğinde mutlak yücelik sahibi Allah'a yönelmek ve Hakkın yakınlığına (Yakîne) ermektir. Bu yolda rehberlerden Allah'a ulaşmada örnek alacağımız görevlendirilmiş birer vesile, birer öğretmen olarak istifade etmektir. Unutulmamalıdır ki mürşid de olsa herkes Allah'ın bir kuludur. Kendilerine verilen izinlerle sınırlıdırlar.

Allah (cc) tüm İnsanlığa ve Ümmet-i Muhammede hakiki Tevhide ulaşmayı ve hakiki Tevhid ehli olmayı nasip eylesin

Selâmetle



1..İbni Hişâm, Sîre: 2/84; İbni Sa'd, Tabakât: 1/222; Taberî, Tarih: 2/238; İbni Seyyid, Uyunu'l-Eser: 1/163; Halebi, İnsanü'l-Uyûn: 2/174-175



Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page